BESMELE

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

17 Temmuz 2009 Cuma

ALLAH'IN MUTLAK İRADESİ

28-Kasas Suresi

ALLAH'IN MUTLAK İRADESİ

Ardından surenin akışı onların ve her şeyin durumunu yüce Allah'ın iradesine ve serbest seçimine bırakıyor. Çünkü her şeyi yaratan O'dur. Her şeyi her yönüyle bilen O'dur. Başta da sonda da her şeyin dönüşü O'nadır. En başta ve en sonda hamd O'na özgüdür. Dünyada egemenlik O'nundur. Dönüş O'nadır, O'nun huzurunda toplanılacaktır. Yaratıklar ne kendileri için ne de başkaları için herhangi bir şey seçme gücüne sahip değildirler.

Dilediğini yaratan, dilediğini seçen yüce Allah'dır.

68- Rabb'in dilediğini yaratır, seçer. Seçim onlara ait değildir. ,9llah onların ortak koştuğu şeylerden uzaktır, yücedir.

69- Rabb'in, gönüllerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir.

70- Allah odur ki; O'ndan başka ilah yoktur. Hamd dünya ve ahirette O'nun içindir. Hükümde O'nundur. Yalnız O'na döndürüleceksiniz.

Bu değerlendirme Kureyşliler'in "Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız." şeklindeki sözlerinden ve hesaplaşma gününde müşrik ve sapık olarak içinde bulunacakları konumun gözler önüne sunulmasından sonra yer alıyor. Bu değerlendirme, onların kendileri adına herhangi bir şey seçme gücüne sahip olmadıklarını, dolayisiyle güvenli ortamla, korkulu ortam arasında tercih yapamayacaklarını vurgulamak ve yüce Allah'ın birliğini ve en sonunda her şeyin O'na döneceğini belirtmek için yer alıyor.

"Rabb'in dilediğini yaratır, seçer. Seçim onlara ait değildir."

Hiç kuşkusuz bu, insanların çoğu zaman unuttuğu, en azından bir çok yönünü unuttuğu önemli bir gerçektir. Yüce Allah dilediğini yaratır, bu konuda hiç kimse ona bir öneride bulunamaz. O'nun yaratmasına bir ekleme ya da azaltmada bulunamaz. O'nun yaratmasını değiştiremez, bozamaz. Yarattıklarından dilediği için istediği görevi, işi, yükümlülüğü ve yeri belirleyen O'dur. Hiç kimse O'na herhangi bir kişiyi, bir olayı, bir sözü veya bir eylemi seçmesini öneremez. "Seçim onlara ait değildir." Ne kendileri ile ne de başkaları ile ilgili bir mesele de seçim hakkı onlara aittir. Büyük-küçük her şeyin dönüşü Allah'adır.

Eğer bu gerçek kalplere ve vicdanlara yerleşirse, insanlar uğradıkları bir zarardan, bir kötülükten dolayı öfkelenmezler. Elde ettikleri bir nimetten, bir kazançtan dolayı da sevinip kendilerinden geçmezler. Elde edemediklèri, kaçırdıkları bir şey için üzülmezler. Çünkü bu şeyleri seçen böyle olmasını belirleyen kendileri değildir. Bütünüyle bu seçimi yapan yüce Allah'dır.

Bu demek değildir ki insanlar; akıllarını, iradelerini ve enerjilerini devre dışı bıraksınlar, ipta1 etsinler. Bunun anlamı, insanların ellerinden gelen çabayı, düşünme, planlama ve seçme yeteneklerini kullandıktan sonra meydana gelen sonucu hoşnutlukla, teslimiyetle benimseyerek karşılamalarıdır. Çünkü onlara düşen ellerinden gelen çabayı sarf etmektir, sahip oldukları yetenekleri kullanmaktır. Bundan sonrası ile ilgili tayin edici yetki yüce Allah'a aittir.

Müşrikler bu konuda bir takım düzmece ilahları Allah'a ortak koşuyorlardı. Oysa dilediğini, istediği gibi yaratan tek Allah'dır. Yaratmada ve seçmede ortağı yoktur.

"Allah onların ortak koştuğu şeylerden uzaktır, yücedir. "Rabb'in gönüllerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir." Onlarla ilgili bu bilgisi uyarınca onlara hakkettikleri karşılığı verir. Doğru yol veya sapıklıktan hangisine layık iseler onu seçer. "Hamd dünya ve ahirette O'nun içindir."

O'nun seçtiği şeylerden dolayı, verdiği nimetlerden dolayı, hikmeti ve planlamasından dolayı adaleti ve rahmetinden dolayı hamd O'nundur. Hamd ve övgü sadece O'na özgüdür.

"Hüküm de O'nundur."

Kulları üzerindeki hükümranlık O'nun tekelindedir. Onlarla ilgili meselelerde kendi hükmü ile hükmeder. Hiç kimse bu hükmünü geri çeviremez, değiştiremez.

"Yalnız O'na döndürüleceksiniz."

O zaman da aranızda son hükmünü verir.

Bu şekilde surenin akışı, Allah'ın gücünü düşünmelerini sağlayarak, bu varlık alemine egemen olan iradesinin tekliğini vurgulayarak, hiçbir şeyleri saklı kalmayacak şekilde gizli-açık her şeylerinde top yekûn O'na döneceklerini bildirerek çepeçevre kuşatıyor onları. Peki onlar, kesinlikle kaçıp kurtulamayacakları bir şekilde O'nun avucunun içindeyken buna rağmen nasıl Allah'a ortak koşuyorlar?

Hiç yorum yok: